Tetris Etkisi
Bıkkınlık ve yorgunluk yüzünden eskisine göre çok daha az vakit harcıyorum hobi projelerine. Mightland'in unutulmuş projeler arasında yer almasının sebebi de bu. Arada sırada editörü açıp haritayla oynasam da, mesai saatlerinden sonra kalan enerjimi bilgisayar başında geçirmek istemiyorum.
Hobilerim son birkaç seneye kadar genellikle bilgisayar gerektiren aktivitelerdi. Tam tembel işi. Bir yere gitmen gerekmiyor, fazla masraf yapman da. Ancak ekran ışığı, fan uğultusu, tekrarlanan pratikler bazı hobileri işten farksız kılıyor. Hele, o hobi bilgisayar oyunu geliştirmek, ya da oynamaksa.
Maymun iştahıyla daldan dala atlaya atlaya, kendimi eski Gameboy oyunlarını incelerken buldum. Apple TV'deki Tetris'i izlememin de etkisi oldu elbet, tak ve oyna türü oyun konsolları ile böylece tanışmış oldum. Emülatörle bile olsa.
mGBA adlı emülatörle Ruby, Greenleaf ve Emerald gibi 3. nesil Pokemon oyunlarını kurcalaken, izlediğim YouTube videoları da değişmeye başladı. YouTube Shorts da gereğini yaptı, ve karşıma bol bol Gameboy inceleme, tamir ve modifiye etme videosu çıkarmaya başladı. Ne tesadüf.
Çok eğlenceli geldi. İkinci el, kötü durumda bir Gameboy alıp yeni ekran ve kasa takarım, otobüste ve tatilde güzel güzel oynarım diye hayaller kurmaya başladım. Yerel ikinci el markette fiyatı uygun bir Gameboy bulunca da, düğmeye bastım.
Nostalji garip şey. Telefonumla yapamadığım şey yokken; disket, kartuş ve tek iş için yapılmış diğer tüm cihaz ve medyalar daha tatmin edici geliyor. 9-5 bilgisayar başında geçirdikten sonra, hobilerin de bilgisayar başında olması nasıl işin devamı gibi geliyorsa, telefonu her iş için kullandıktan sonra oyun için kullanmak mola gibi gelmiyor.
Gameboy'da ise, durum farklı. Kartuşu takma, oyunu açma ve oynama ritüeli iyi hissettiriyor. AliExpress'in IPS ekran teslimatı izin sonrasına denk gelince, nispeten daha iyi durumda olan bir Gameboy Color edindim. 25 senelik olmasına rağmen, tahmin ettiğimden çok iyi durumdaydı ve kısa tatilde iyi bir yol arkadaşı oldu. O kadar iyi durumdaydı ki, kaba bir temizlik yetti.
Birinde ikinci nesil, diğerinde üçüncü nesil Pokemon oyunları oynarken; bir yandan tam bir Nintendo fanboy gibi sektörü -ve kariyerimi- sorguluyorum.
Donanım kaynaklarını nasıl hunharca ziyan ediyoruz, ultra gerçekçi yüz milyon dolarlık devasa oyun projelerinin peşinde koşuyoruz diye. Nostaljinin öğretici tarafları da oluyormuş...
Bir süre daha, işten sonraki zamanımı birşeyler üretmeye çalışarak değil; eğlenerek geçireceğim. Sürekli üretmeye çalışmanın eğlenceli geldiği zamanlar geride kaldı, belki uzun bir süre sadece tüketici olacağım. İlgilenenleri, sonraki yazılar için beklerim.